Sayfalar

29 Kasım 2011

Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi


Bir film bolca saçmalık, abartı ve karikatürize karakterler içermesine rağmen sizce hala güzel bir film olabilir mi? Bu soruya cevabınız “hayır” ise Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ni izlememişsiniz demektir. “Evet” mi yoksa “hayır” mı diyeceği konusunda kararsız kalan bendeniz ise bu filmi iki ay önce, yönetmen Onur Ünlü ve başrol oyuncuları ile birlikte Adana Altın Koza Film Festivali’nde izledim. Film hakkında birşeyler yazmak için geç kalmamın sebebi ise gösterim tarihini ve karar verebilmeyi beklememdi.
Onur Ünlü yer yer absürt ve fantastik öğeler içeren Polis (2006), Çocuk (2007) ve Güneşin Oğlu (2008) gibi filmlerindeki şaşırtıcı ve farklı üslubu ile kimilerince çok sevilmiş kimilerince ise yerden yere vurulmuştu. “Leyla ile Mecnun” dizisi ise Ünlü’nün absürt mizaha dayalı kendine özgü tarzının tamamen benimsenmesini ve çok daha geniş kitleler tarafından sevilmesini sağladı. Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi de yönetmenin filmografisindeki klasik formüle dayanıyor; abartılı karakterler, absürt olaylar ve kara mizah.
Filmin hikayesi Eskişehir’de geçiyor. Selçuk Yöntem’ in canlandırdığı Celal Tan saygın bir anayasa profesörü. Kendisinin neredeyse yarı yaşında bir genç kızla evli, ancak aldatıldığını öğrendiğinde eşini öldürüyor. Bu arada içeride kendisine doğum günü sürprizi yapmak için bekleyen kızı, oğlu, annesi ve torununun da cinayete tanık olduğundan habersiz. Bütün komik ve saçma olaylar da işte bu noktadan sonra başlıyor. Filmin tamamındaki diyaloglar ve olayların gelişimi oldukça komik. Ama bence Celal Tan ve Ailesi’nin en büyük artısı birbirinden yetenekli oyunculardan oluşan bir kadrosunun olması. Her daim oturaklı rollerin adamı Selçuk Yöntem komedide de ne kadar başarılı olduğunu ispatlıyor. Güler Ökten, Bülent Emin Yarar, Köksal Engür gibi usta isimlerin yanı sıra Ezgi Mola da gayet doğal.


Başta da söylediğim gibi Onur Ünlü tuhaf ve sıra dışı işler yapıyor. Bu yüzden Celal Tan ve Ailesi de çoğu kişi tarafından kötü, saçma ve berbat bir film olarak nitelendirilecek. Herkes istediğini düşünmekte serbest elbette ama filmi sadece absürt olaylar ve bol küfürle güldürmeye çalıştığı, saçma olduğu yönünde kötülemek eksik bir yaklaşım olacaktır. Filmin söyleyecek bir şeyleri olduğu da gözden kaçırılmamalı. İşte kararsızlığımın nedeni de söylediği şeylerin yanlılığıyla alakalı. Yönetmen, işlenen cinayetin tüm aile fertlerince üstünün örtülmeye çalışılması ve onu takip eden olaylarla ailenin, aşkın ve dostluğun bireysel çıkarlar söz konusu olduğunda kolaylıkla feda edilebileceğini, insanoğlunun zaaflarını ve küçük burjuvaziyi eleştiriyor. Ancak bu noktada Celal Tan’ın mesleğinin anayasa profesörlüğü olması, olayların Eskişehir’de geçmesi, opera sanatçısı Okan’ın aşırı biçimde karikatürize edilmesi, Celal Tan ve arkadaşının dinden bihaber olması gibi öğelerin alt metninde Kemalizme, yüksek sanata, Cumhuriyet aydınlarına yönelik bir taşlama hissetmek de kaçınılmaz. Bu arada bence filmin bir başka eleştirisi de Celal Tan’ın yakalanmasını istemediğini fark eden izleyiciye yönelik. Böylece biz de bir nevi cinayete ortak olmuş ve filmde güldüğümüz o karakterlere benzemiş oluyoruz.
Son olarak filmdeki hoş bir detaya değinmek istiyorum. Kampüsün bahçesindeki genç kız büstü (Celal Tan’ın eşi Özge’ye çok benziyor) ile operet Okan’ın afişteki görüntüsünün adeta öpüşüyormuş gibi göz yanılsamasına neden olduğu sahne çok hoş bir enstantane olmuş. (İzlemeyenler için saçma bir cümle oldu ama izleyenler anlamıştır sanırım). Filmin şahane afiş tasarımlarını da ayrıca alkışlıyorum. Ama hala kararsızım.     

2 yorum:

  1. aile-eleştiri bağlamında örtüşmemiz güzel, ayrıca linkteki röportajın genelinde, özellikle de şu kısmında onur ünlü bu çıkarımları onaylamış oluyor, e ne güzel..

    " Filmin isminin uzun olmasının bir risk olduğun kabul eden ünlü, insanların istedikleri gibi kısaltabileceklerini söylüyor. Bir de ‘acıklı hikaye’ kısmı var: “Acıklı hikaye dememde bir ironi var. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ atasözünü hangi ata söylediyse iki elim yakasında olacak öbür dünyada. Şimdiden bu müjdeyi verebilirim.” "

    http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&ArticleID=1053626&Date=22.06.2011&CategoryID=82

    YanıtlaSil
  2. Filmi doğru okumuşuz demek ki :) Bu röportajı da okumamıştım, gönderdiğin için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...