Sayfalar

23 Mart 2012

John Carter: Yılın Balonu!


Tarzan’ın yaratıcısı Edgar Rice Burroughs’un 1912 tarihinde yayınlanmaya başlayan Barsoom serisindeki hikayelerden biri olan A Princess of Mars’ın John Carter olarak sinemaya uyarlanması neden 100 yıl sonra gerçekleşmiş bilmiyorum. Çünkü filmi izleyince açıkça görüyorsunuz ki bayıla bayıla izlediğimiz Star Wars serisi ve Avatar Burroughs’un hikayesinden aslında fazlasıyla etkilenmiş. Ama onları önce izlediğimiz için John Carter sanki onların çakmasıymış gibi hissediyorsunuz. Bununla birlikte John Carter’ı bahsettiğim filmlerle kıyaslamak da çok yanlış olur çünkü hem Star Wars hem de Avatar her yönden çok daha başarılı ve kaliteli işler. John Carter ise kötü bir film değil ama nasıl derler bende olmamışlık hissi uyandırdı.
Bence bunun en büyük nedenlerinden biri yanlış seçilmiş oyuncu kadrosu. İlk önemli rolünde John Carter’ı canlandıran Taylor Kitsch “esas oğlan” karizmasından oldukça uzaktı. Mars prensesi Lynn Collins’in ise ister duygusallık ister aksiyon içersin göründüğü her sahnede “bakın ne kadar seksiyim” diye poz vermekten ve bakışlar fırlatmaktan başka bir işlevi yoktu. Rome dizisinin Caesar’ı ve Mark Antony’isini tekrar yan yana görmekse hoş bir sürpriz oldu. Senaryoda çok göze batan (en azından beni rahatsız etmedi) hatalar olmamakla birlikte, bu tür filmlerin finalinde mutlaka yer alan kilit önemdeki iyi-kötü savaşının bir anda oldu bittiye getirilmesi ve hatta nikah törenine bağlanması da oldukça abuktu.

Film hakkında uzun uzadıya yazmanın anlamı yok. Başta da söylediğim gibi John Carter çok kötü bir film değil. Görsellik, efektler yerinde; aksiyon, macera, yer yer komedi ve elbette romantizm hepsi var. Uzun süresine (132 dakika) rağmen sıkılmadan, zamanınızın ve paranızın heba olduğunu düşünmeden izleyebilirsiniz. Ancak fantastik-macera türünde zamanında çok daha iyi filmler izlemiş bünyeleri de kesmiyor işte. Bu yüzden “iki dünya, tek kahraman” sloganıyla gösterime sokulan John Carter’ın bu yılın balonu olması şaşırtıcı değil. Devam filmi için açık kapı bırakılmış, o ayrı…

5 yorum:

  1. Vasat ama eğlenceliydi. Prenses seçimi bence de çok sırıtmış. Mars "solaryum" çakması esmeri pek gitmemiş ama seksi hatun harbiden.

    John Carter kişisi iyiydi. Devam filminde daha da iyi olur. 3 boyut işini sevdim ben. Vasat filmleri bile eğlenceli hale getirebiliyor. Bakalım ne kadar devam edecek....

    Neredeyse bütün eleştirilerini okudum. İlk defa bir yazını beğenmedim. Çok kısa kaldığından belki.

    YanıtlaSil
  2. yemesin bakalım. aç kalsın. açlık oyunları'nı izlesin. onu yazsın.

    YanıtlaSil
  3. Bu adamlara biri hz. Isa cekmis bu filmi mi diyorlarda bu kadar hayal kirikligi yasayip hunharca elestiri oguruyorlar anlamiyorum yahu bu kadar kutsal degil sinema! Filmmi ? Gayet eglenceli akici ve doyurucuydu yani allah kabul etsin tanri sizi kutsasin....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. biraz hayal kırıklığına uğradım evet ancak eleştirimin hunharca olduğunu düşünmüyorum. (tabi lafınız banaysa). hatta sıkılmadan izlenecek bir eğlencelik olduğunu da vurgulamıştım. yorum bıraktığınız için teşekkür ederim.

      Sil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...