6. Zodiac Killer – Zodiac (2007)
Tam bir muamma. Asla yakalanamadı, neye benzediği, kimin nesi olduğu bilinmiyor. İşlediği cinayetler hakkında 1974 yılına kadar polise şifreli mektuplar gönderen ve bu mektuplarda Zodyak işaretini kullanan gerçekten yaşamış (belki de hala yaşıyor) bir seri katil söz konusu. Tam 37 cinayetten sorumlu olduğu düşünülüyor. Öldürdüğü kişilerin öbür dünyada kendi köleleri olacağına inanacak kadar deli, ancak asla yakalanmamayı başaracak kadar da zeki. Şüpheli olduğu düşünülen kişiler de delil yetersizliğinden paçayı sıyırdı.
Olur da bir gün karşılaşacak olursanız: Film şeridi ambiyansıyla gözlerinizin önünden geçen hayatınızın tadını çıkarın derim.
5. Patrick Bateman – American Psycho (2000)
Tam bir yuppie. Zengin, yakışıklı ve başarılı. Son derece de bakımlı. İkoncanlardan fazla kremi, peelingi, cilt maskesi ıvırı zıvırı var. Kullandığı herşey marka. Gittiği mekanlar ya da aldığı eşyalar üzerinden hava atmaya bayılıyor. Bayıldığı bir başka şey ise öldürmek. Fahişe, manken, arkadaş dinlemeden balta, testere ne bulduysa girişiyor. Bu esnada dikkat ettiği tek şey pahalı kıyafetlerine kan sıçramaması. Unutmadan, müzik zevki çok kötü.
Olur da bir gün karşılaşacak olursanız: Kızlar için iyi bir kısmet gibi görünüyor, cazibesine kapılır da evine giderseniz geçmiş olsun. Erkeklere de önerim onun fiyakasını bozacak hareketlerden kaçınmaları.
4. Jean-Baptiste Grenouille – Perfume: The Story of a Murderer (2006)
Doğduğu andan itibaren çevresindekilere uğursuzluk getiriyor. Güzel kokulara karşı saplantılı. Yaşadığı dönemde insanların pek yıkanmadığı ve her yerin pislikten kırıldığı göz önüne alınırsa aslında kendisine hak vermemek elde değil. Ancak kendi kokusunun olmadığı fark ettiğinde ideal kokuyu yaratmak için güzelim kızları telef etmeye başlıyor. Koku elde etme yöntemleri ise oldukça sıradışı ve hatta sapıkça. Sonunda ortaya çıkan parfümün kokusunu ise eminim merak etmeyen yoktur. Jean bizim zamanımızda yaşasaydı köşeyi dönmüştü.
Olur da bir gün karşılaşacak olursanız: Kurtulma şansınız nasıl koktuğunuza bağlı. Mesela soğanlı bişiler yediyseniz muhtemelen size yaklaşmayacaktır. Ama kızıl saçlarınız varsa üzgünüm hiç şansınız yok.
3. Norman Bates – Psycho (1960)
İşletmeci. Issız, kimselerin uğramadığı tekinsiz bir motel işletiyor. Efendi, güler yüzlü ve anne kuzusu görünen karakterinin arkasında gerçekten de sağlam bir sapık yatıyor. Dondurulmuş kuşlara karşı özel bir ilgiye sahip. Annesi ve duştaki kadınlarla ilgili de ilginç fantezileri var ama fantezi kelimesi sizi yanıltmasın.
Olur da bir gün karşılaşacak olursanız: Otelinin adını veriyorum; Bates Motel. Önünden bile geçmeyin, yolunuza devam edin. Trafik canavarı ondan iyidir.
2. John Doe – Se7en (1995)
Kültürlü, okuryazar bir katil. Fena halde de dindar. Tanrı tarafından görevlendirildiğine inandığı için, insanlara ders vermek, örnek olmak amacıyla cinayet işliyor. Hani nerdeyse “kendim için bişey istiyorsam namerdim, ne yaptıysam sizin için” diyebilir. Aynı zamanda da sabırlı biri. Kurbanlarına uzun uzun işkence etmekten hiç sıkılmıyor. Çok zeki olduğundan mı yoksa iflah olmaz bir manyak olduğundan mı (muhtemelen her ikisi de) bilinmez kendisi gelip teslim olmadıkça yakalamak mümkün değil. İnsanın kanını donduran soğukkanlılığı sayesinde ince ince kurduğu planını tam da istediği gibi sonlandırmayı başarıyor. Ancak hakkını vermek gerekir ki kendi günahlarını da kabul ediyor ve özeleştiri yapmasını biliyor.
Olur da bir gün karşılaşacak olursanız: Pek kurtuluş şansınız olacağını sanmam ama “dünyadaki bu pislik, çürüme nereye gidiyor” tarzı bir muhabbet açarsınız belki bir şansınız olabilir.
1. Dr. Hannibal Lecter – The Silence of the Lambs (1991)
Aslında John Doe ve Dr. Lecter arasında bir kararsızlık yaşadım ancak keskin zekası, ince zevkleri ve karizmasıyla Hannibal Lecter bir numaralı seri katilimiz olmayı haketti. Oldukça başarılı bir psikolog iken hastalarını yemeyi adet haline getiren Dr. Lecter film boyunca yoğun güvenlik önlemleri altındaki bir hücrede karşımıza çıksa da, o keskin bakışlarıyla izleyiciyi tedirgin etmeyi fazlasıyla başarmaktadır. Kendisi gibi diğer canileri yakalaması için FBI’ya yardım ederken, ajan Clarice Starling’ün çocukluk travmalarıyla ilgilenmeyi, isabetli ruhsal analizler yapmayı da ihmal etmez.
Olur da bir gün karşılaşacak olursanız: Sakın yemek teklifini kabul etmeyin, sizi yemese bile ne yedireceği bilinmez.