Hepimizin başına gelmiştir. İzlediğimiz bir filmdeki karakteri, onun özelliklerini, başından geçenleri kendimize, kendi yaşadıklarımıza benzetir ve bu yüzden onu çok severiz. Filmi en az yüz kere izledikten sonra diyalogları bile ezberleriz. Bu arada bilgisayarımızı çoktan o karakterin fotoğrafı süslemeye başlamıştır ve sanal ortamlardaki nickname'imiz artık o karakterin ismi olmuştur. Geçen gün bunları düşünürken kadınların en çok özendiği film karakterlerinin kendimce ufak bir listesini yapmaya karar verdim. İşte aklıma ilk gelenler:
Briget Jones: Yalnız, biraz sarsak, fazla kilolarından muzdarip ve platonik bir aşık. Briget Jones'un romanı ilk çıktığında çok büyük bir okuyucu kitlesi kazanmıştı, dolayısıyla beyazperdeye aktarılması da gecikmedi. Şehirli, çalışan kadınlar için çok tanıdıktı Briget'ın kilo verme ve sevgili bulma konusundaki sorunları, hatta tıpkı kendilerini izlemek gibiydi. Ne de olsa her kadın hayatında en az bir kez mutlaka Daniel Cleaver gibi kendisini üzme potansiyeline sahip birine, başka bir deyişle yanlış erkeğe aşık olur, sonrasındaysa Mr. Darcy gibi mükemmel bir erkeğin karşısına çıkacağı hayalini kurar.
Carrie Bradshaw: Altı sezon süren Sex and the City dizisi şehirli, kariyer sahibi, evlenmeyi isteyen ama bir türlü doğru erkeği bulamadığından şikayetçi kadınların favori dizisiydi. Alışverişe ama en çok da ayakkabıya düşkün, aşk ilişkilerinde sürekli başarısızlık yaşayan Carrie Bradshaw hem stil hem de hayat tarzı olarak pek çok kadına ilham verdi. Böyle bir dizi karakterinin sonunda sinemaya transfer olması da kaçınılmazdı. Şık bir restorana gittiğinizde çevrenize bir bakın; yan masanızdaki modaya uygun giyinmiş, alışveriş paketleri boş bir sandalyeye yığılmış, erkekler hakkında kaynatırken içkilerini yudumlayan 30’lu yaşlarındaki kadınlar topluluğunda Carrie Bradshaw ruhunu göreceksiniz.
Amelie Poulain: Romantik, muzip ve düşünceli Amelie’nin hikayesi gösterildiği dönemde pek çok kadını kalbinden yakaladı. İzleyenler izlemeyenlere şiddetle tavsiye ettiler, hatta “kız kıza oturmalar”da en çok izlenen filmler listesinde uzun süre başı çekti Amelie. Ne de olsa kendisi mucizelere inanmanın, güzel rastlantıların ve romantik kavuşmaların vücut bulmuş haliydi.
Mia Wallace: Tarantino’nun filmlerindeki hemen her karakter, pek çok sahne ve o sahnelerdeki müzikler bir akım yaratmaya yetiyor ancak Pulp Fiction’da Uma Thurman’ın canlandırdığı Mia Wallace’ın seyirciler üzerindeki etkisi bir başka oldu. Saç modeli, yürüyüşü, dansı, konuşması ve tabi ki sigara içişi sadece erkekleri değil kadınları da hasta etmeyi başardı. Sanal ortamda bir sürü kızın dış görünüşünü Mia’ya benzetip, elinde sigara ile poz verdiği fotoğraflarına rastlamak inanın hiç zor değil.
Holly Golightly: 1961 yapımı Breakfast at Tiffanys’in üzerinden 50 yıl geçti ama Audrey Hepburn’un yarattığı siyah dar elbise, geniş güneş gözlükleri ve uzun ağızlıklı sigara modası hiç geçmedi. Partiden partiye gezip, pencere pervazında Moon River söyleyen, değişen ruh haliyle yakışıklı komşunun aklını başından alan Holly kadınlar için uzun bir süre daha rol modeli ve stil ikonu olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Clementine Kruczynski: Bir başka kült film daha. Bu filmi Facebook'ta favorileri arasına eklemeyenleri dövüyorlarmış haberiniz olsun. Eternal Sunhine of the Spotless Mind zekice yazılmış senaryosu ve doğal oyunculuklarıyla olduğu kadar; kalbi kırık ya da sevgiliye mesaj derdindeki kızlarımızın duygularına tercüman olduğu için de bu kadar sevildi. Clementine ise saç modeliyle değil belki ama "Too many guys think I'm a concept, or I complete them, or I'm gonna make them alive. But I'm just a fucked-up girl who's lookin' for my own peace of mind; don't assign me yours" veciz sözüyle hatırı sayılır bir hayran kitlesi edindi.
Marla Singer: Kült film Fight Club'ın üzerinden yıllar geçti, ama filmin femme fatale'ı Marla'nın etkisi hala sürüyor. Siyahlar içinde, gözlerini kopkoyu boyamış ve elinden sigarasını düşürmeyen çakma Marla'ları film ilk çıktığında çevremizde daha çok görmekle birlikte, kendisini "arızalı" addeden pek çok kızımız Tyler Durden'ın arzu nesnesi Marla Singer'ı idol olarak görmeye devam ediyor.