Korku türündeki
filmleri pek sevmem. Bunun nedeni piyasadaki bol kanlı ve vahşet görüntülü
kalitesiz korku filmlerine duyduğum sanatsal tiksintiden kaynaklanmıyor. Sadece
izlerken korkuyorum, bu kadar basit bir sebebim var. Bu yüzden ne o çok popüler
korku serilerini ne de pek beğenilen Uzak Doğu menşeili korku filmlerini
izleyebilmiş değilim. Bir arkadaşım American Horror Story’i izlememi önerdiğinde
de başta tereddüt ettim. Ama ilk bölümü izledikten sonra kalan 11 bölümü
izlemeden durmak mümkün olmadı.
Fenomen dizi
Nip/Tuck’ın yaratıcıları Ryan Murphy ve Brad Falchuk’un son projesi American
Horror Story aslında son derece klişe bir perili ev hikayesine dayanıyor. Çatırdayan
evliliklerine bir şans daha vermek için yeni bir yere taşınma kararı alan kahramanlarımız
Ben ve Vivien, problemli ergen kızları Violet ile birlikte malum eve
taşınıyorlar. Ev elbette tekin değil, keza komşuları da. Dediğim gibi çıkış
noktası oldukça klişe olmakla birlikte hikaye ilerledikçe ve evin geçmişiyle
birlikte yeni kahramanları da tanıdıkça gerilim dozu ve sürükleyicilik artıyor.
Ayrıca hemen hemen her bölümde dizinin ismine nazire yaparcasına Amerika tarihindeki
meşhur cinayetlere (örneğin Black Dahlia gibi) göndermeler mevcut. Şu sitede ise diziye ilham kaynağı olmuş
kitap, film ve müziklerle ilgili bilgiler yer alıyor.
Dizinin ikinci
sezonu ise farklı karakterlerle farklı bir öykü anlatacak. İlk sezon
hayranlıkla izlediğim Jessica Lange’in yine kadroda olduğunu öğrenmek çok
sevindirici oldu. Zachary Quinto ve Evan Peters da tekrar görebileceğimiz
oyuncular arasında. Yeni isimler arasında ise Franka Potente, Joseph Fiennes,
Chloe Sevigny ve canımız ciğerimiz Adam Levine yer alıyor ki izlemek için
sabırsızlanıyorum. American Horror Story’i henüz izlememiş olanlar dizinin ekim
ayında başlayacak ikinci sezonundan önce ellerini çabuk tutsunlar.
Bakınız bu da yeni sezon öncesi yayınlamış birkaç fragmandan bir tanesi:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.