Last Night (Son Gece), aldatma üzerine bir film. Bu, belki biraz klişe oldu ama filmi oldukça net biçimde tarif etmek gerekirse en uygun nitelendirme. Mike Nichols imzalı film başrollerde yer alan Keira Knightley, Sam Worthington, Eva Mendes ve Guillaume Canet gibi popüler oyuncularıyla dikkat çekiyor. İzlemeye başlar başlamaz, her ne kadar konusu çok benzemese de, yine dört ünlü oyuncunun başarılı performanslarıyla göz doldurduğu Closer’ı (Daha Yaklaş, 2004) anımsattı bana. Çünkü iki filmin de teması aynı: modern zaman kadın-erkek ilişkileri ve aldatma.
Last Night’ın konusundan kısaca bahsedelim öncelikle. Joanna (Keira Knightley) ve Micheal (Sam Worthington) evli, mutlu, çocuksuz çiftimiz. Bir gece beraber gittikleri bir davette Joanna, Michael’ın iş arkadaşı Laura (Eva Mendes) ile tanışır ve anında kocası ile güzel iş arkadaşı arasında bir elektriklenme olduğundan şüphelenir. Üstelik ertesi gün Michael ve Laura birlikte bir iş seyahatine çıkacaklardır. Bu konuyla ilgili olarak çiftin arasında çıkan kavga bir şekilde tatlıya bağlanır ancak bu tartışma, (belki Michael’ın ciddi olarak planladığı bir şey olmasa da) Laura’yla bir ilişki yaşama fikrini, başka bir deyişle eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürmüştür. Michael yola çıktıktan sonra ise Joanna kendisini görmeye gelmiş olan eski sevgilisi Fransız Alex (Guillaume Canet) ile karşılaşır. Alex ve Joanna kısa bir süre birlikte olmuş ancak anladığımız kadarıyla Joanna özgür ruhlu Alex’ten ayrılarak sonrasında evlenilecek adam Michael’ı seçmiştir. Filmin asıl hikayesi de tam bu noktada başlıyor ve geri kalan süre boyunca Michael - Laura ve Joanna - Alex arasındaki flörtleşmeleri izliyor ve kimin aldatıp kimin aldatmayacağını merak ediyoruz.
Last Night, Massy Tadjedin’in yönetmen koltuğuna oturduğu ilk filmi. Tadjedin aynı zamanda Last Night’ın senaryonu da yazmış. Ayrıca yine Kiera Knightley’in Adrien Brody ile başrolünde oynadığı gerilim filmi The Jacket (2005)’ın da senaristi olarak hatırlayabiliriz Tadjedin’i. Keira Knightley demişken, kendisi film boyunca gayet rahat oynuyor. Tek göze batan aşırı zayıf bedeni. Avatar ve Titanların Savaşı filmlerinin aksiyon yıldızı Sam Worthington ise bana çok robotumsu geldi, nasıl derler biraz kasılmış gibiydi. Eva Mendes elbette seksapelini sonuna kadar kullanıyor. Guillaume Canet ise göründüğü her sahnede muhteşem gülüşü ile çok samimi.
İzleyicinin, Joanna ya da Michael’la empati kurması cinsiyetine ve daha önceki ilişki deneyimlerine göre elbette farklılık gösterecektir ancak eşinizi aldatmamak için karşı koymaya çalıştığınız kadın/erkek Eva Mendes gibi seksi bir hatun kişi ya da Guillaume Canet gibi şahane gülen bir erkekse bu durumu başlı başına bir sadakat ve irade sınavı olarak düşünmek mümkün. Peki bu sınavı kim kazanıyor? İzlemeyenler için bunu yazmayacağım ama filmin finalinin sizi birçok soru işaretiyle bırakacağını söyleyebilirim. Ama bu müphem finalin ardından sorulması gereken soru “ee şimdi ne oldu?” değil. Cevap bekleyen daha mühim sorular var aslında. Aldatma nerede başlar? Fiziksel bir eylem midir yoksa düşünsel mi? Sadece cinsel dürtülerin kışkırtmasıyla gözü dönmüş biçimde sevişmek mi daha büyük bir ihanettir, yoksa kalbinizdeki özel kişiyle sadece sarılıp uyumak mı? Asıl önemli olan bunlara ne cevap vereceğiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.