Sayfalar

7 Eylül 2011

Your Highness

Dönem filmleri ile dalga geçmek Hollywood’un en sevdiği işlerden biri. Ama en iyi yaptıkları arasında değil maalesef. Your Highness da bunu son örneği. İtiraf edeyim başlangıçta filmle ilgili güzel umutlarım vardı ve bunun baş sebebi de oyuncu kadrosunda Natalie Portman ve James Franco isimlerini görmekti. Filmin eğlenceli jeneriği de gayet hoştu. Ancak geri kalanını izlemeye meğerse hiç gerek yokmuş.
Düşünün ki yemek yapacaksınız ve elinizde en kaliteli malzemeler var. Ama siz, o malzemeleri umarsızca ziyan ederek ve tamamen kafanızdan atarak ortaya bir yemek koyuyorsunuz ve o yemeği yiyenlerin büyük çoğunluğu midesini bozuyor. Beğenenler ise büyük ihtimalle daha önce hayatında ıvır zıvırdan başka bir şeyle beslenmemiş olanlar. Bu örneği sinemaya yani Your Highness’a uyarlarsak ise durum şöyle: Yönetmen David Gordon Green filminin kadrosuna Natalie Portman, James Franco ve Zooey Deschanel gibi yıldız oyuncuları dahil ediyor, şövalyelik, kahramanlık, erkeklik gibi ti’ye almaya müsait bir temadan yola çıkıyor; ama gelin görün ki film, en klişe belden aşağı esprilere sırtını dayayarak berbat bir tekrardan öteye gidemiyor.
        Yönetmen David Gordon Green’i 2008 tarihli Pineapple Express filmiyle biliyorduk aslında. Üstelik söz konusu film çok daha eli yüzü düzgün ve komik bir filmdi. Danny McBride ve James Franco yanlarında Seth Rogen ile birlikte döktürmüşlerdi. Ancak bu filmin aksine Your Highness’ta, zeki ve gerçekten komik diyaloglardan ve yenilikçi bir yorumdan eser yok. Tamam kabul ediyorum birkaç sahnede gülmeniz mümkün ama her sahne ve esprinin birer klişeden ibaret olması neticede hiç keyif vermiyor.

Aslında bunun gibi sonu başından tahmin edilebilen filmlerin izlenmesi ve sevilmesi için iki yol izlenebilir; ya seyircinin sevdiği yıldız oyuncuları oynatmak ya da çok yaratıcı ve türe yeni yorum getiren bir senaryodan yola çıkmak. Your Highness birinci yolu seçmiş ancak kadrodaki yıldız oyuncular bile filmi kurtarmak için yetersiz. Gerçi Portman ve Franco’nun oyunculuklarına sözüm yok ama 127 Hours ve Black Swan gibi filmlerden sonra böylesine bayat ve absürd bir filmde yer almayı nasıl kabul ettiklerini pek aklım almıyor doğrusu.
Filmi yerden yere vurdum biliyorum. Ama böylesine incelikten ve yaratıcılıktan yoksun filmleri izledikçe seyircinin zekasını küçümseyen ve beğeni düzeyini aşağı çekmeye çalışan sinemacılara kızıyorum. Olmuyor böyle, lütfen biraz daha gayret!

2 yorum:

  1. Tebrikler güzel blog olmuş:)

    YanıtlaSil
  2. vakit ayırıp göz attığınız ve yorum yazdığınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...