Evet, beklenen gün 21 Aralık geldi çattı. Gerçi herkes gibi ben de kıyamet geyiğinden bıktım usandım ve bugün kesinlikle sıra dışı bir şey beklemiyorum. Ama benim gibi sinemayla yatıp kalkan biriyseniz her olayın size bir film çağrıştırması kaçınılmaz. Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle aklıma gelen kıyamet filmlerinin kısa bir listesini çıkardım. Filmlerin bir kısmı kıyamet öncesi ve anına odaklanırken, bir kısmı da kıyamet sonrasında geçiyor. Eh madem ki kıyamet kopmayacak o zaman filmlerini izleyelim.
12 Monkeys (12 Maymun, 1995)
Yönetmen: Tery Gilliam
Oyuncular: Bruce Willis, Madeleine Stowe, Brad Pitt
Dünyadaki bütün insanlığın kökünü kurutmuş bir virüs salgını sonrasında hayatta kalan az sayıda insan yeraltında yaşamaktadır. İcat ettikleri bir zaman makinesi sayesinde geçmişe giderek virüsü yok etmeyi planlıyorlardır. Eski bir mahkum bu işe gönüllü olur ancak kendisini geçmişte bir akıl hastanesinde bulur. Hem zamanda yolculuk hem de kıyamet temalarını aynı anda barındıran film çarpıcı finaliyle de en sevdiklerim arasında yer alıyor. Brad Pitt'in performansı da ayrıca övgüye değer.
28 Days Later (28 Gün Sonra, 2002)
Yönetmen: Danny Boyle
Oyuncular: Cillian Murphy, Naomie Harris, Christopher Eccleston
Sanıldığının aksine bir zombi filmi değildir. Maymunlardan yayılan bir virüs yüzünden insanlar ölmemiş ancak "zombimsi" yaratıklara dönüşmüştür. Esas kahramanımız ise hem hastalığa yakalananlar hem de hastalığa karşı mücadele edenlerle ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Konu her ne kadar klasik zombi filmlerine benzese de tekinsiz atmosferi, dozunda gerilimi ve soundtrack'iyle Danny Boyle'un en iyi çalışmalarından biri.
I Am Legend (Ben Efsaneyim, 2007)
Yönetmen: Francis Lawrence
Oyuncular: Will Smith, Alice Braga
Yine bir virüs, yeni bir virüs. Bu kez bir grup "survivor" yok, sadece tek bir adam var. Robert Neville virüse bağışıklık kazandığı için hayatta kalmıştır ve kendi kanını kullanarak virüsü yok edecek bir panzehir bulmaya çalışmaktadır. Çünkü sadece hava karardığı zaman ortaya çıkan virüszedeler hiç dost canlısı değildir. Will Smith'in tek başına başarıyla sırtladığı film, Richard Matheson'ın aynı isimli romanından uyarlandı. Ne yalan söyleyeyim izlemeden önce biraz önyargılıydım ama gerim gerim gerilerek izlediğim filmi beğendim. Bir korku ya da aksiyon filminden çok yalnızlık ve çaresizlik filmi gibi de düşünebilirsiniz. Kitabı okuyanlar filmi pek beğenmemiş, bunu da belirtmeden geçmeyelim.
2012 (2009)
Yönetmen: Roland Emmerich
Oyuncular: John Cusack, Thandie Newton, Amanda Peet
Sırf ismi ve konusu itibariyle listede yer alması gereken bir film 2012. "We were warned" sloganıyla gösterime giren film Mayaların malum kehanetinin gerçekleşmesi ile ilgili elbette. Bolca heyecanın yanısıra duygusallık, fedakarlık, kahramanlık ve görkemli efektlerle süslenmiş tipik bir Holywood filmi olsa da günün anlam ve önemine uygun olarak tekrar izlenebilir. Roland Emmerich'in felaket filmlerini çok sevdiğini ve The Day After Tomorrow ve Independence Day gibi başka kıyamet filmlerini de yönettiğini hatırlatalım.
Deep Impact (Derin Darbe, 1998)
Yönetmen: Mimi Leder
Oyuncular: Robert Duvall, Tea Leoni, Elijah Wood, Morgan Freeman
Bu tarz bol efektli ve duygu sömürülü felaket filmlerini pek sevmesem de Amerikalıların sevdiği açıkça ortada. Ne de olsa dünyaya çarpmak üzere olan devasa bir kuyruklu yıldızı yok edebilecek güçte olduklarını beyazperde de olsa izlemek egolarını okşuyor. İsminin porno film çağrışımı yapması sizi yanıltmasın zamana karşı mücadele ve kaçınılmaz ölüm karşısındaki çaresizlik gibi tüm felaket filmlerinin ortak temaları Derin Darbe'de de fazlasıyla mevcut.
Le Temps du Loup (Kurdun Günü, 2003)
Yönetmen: Michael Haneke
Oyuncular: Isabelle Huppert, Anais Demoustier, Beatrice Dalle
Kasvetli, ağır tempolu, soğuk ve rahatsız edici bir kıyamet filmi de favori yönetmenim Haneke'den geliyor. Bilinmeyen bir sebepten dolayı dünyada bildiğimiz düzen sona ermiş, paranın kıymetini kaybettiği, güvensizliğin ve paranoyanın hakim olduğu yeni bir sistem oluşmuştur. Dünyanın sonu temalı filmlere kendisine yakışır biçimde çok farklı bir açıdan değinmiş olan Haneke, modern insanın ilkel bir dünyada hayatta kalma mücadelesini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
Melancholia (Melankoli, 2011)
Yönetmen: Lars von Trier
Oyuncular: Kirsten Dunst, Charlotte Gainsbourg, Keifer Sutherland
Kim ne derse desin Lars von Trier filmlerini sevmiyorum. Tamam anladık kendisi bir "kadın düşmanı" ama en azından filmlerindeki kadınların arızalarının içini doldurabilirse daha gerçekçi ve anlamlı bir şey ortaya koymuş olacak. Film boyunca, dünyaya yaklaşmakta olan Melancholia isimli gezegenin hayatı sonlandırmasını beklerken 2 saate yakın bir süre sıkıcı ve gereksiz bir şekilde geçiyor. Bir tek, son 15 dakikanın gerilim ve çaresizliği yansıtması bakımından daha etkileyici olduğunu söylemek mümkün. Final sahnesi güzeldi ama sadece o kadar.
Children of Men (Son Umut, 2006)
Yönetmen: Alfonso Cuaron
Oyuncular: Clive Owen, Julianne Moore, Michael Caine
2027 yılında geçen filmde dünyanın en genç insanının da 18 yaşında ölmesiyle insan nesli tükenmek üzeredir. Uzun zamandır hiç bebek doğmamaktadır. Kargaşa ve bilinmezliğin hüküm sürdüğü böyle bir ortamda eski aktivist Theo'nun hamile bir kadını korumak ve "Tomorrow" isimli gemiye ulaştırmak için çıktığı yolculuğu izleriz. Film, politik teması ve eleştirileri bir yana içerdiği muhteşem kesintisiz (birisi 4 dakikalık, birisi de yaklaşık 10 dakikalık) plan sekansları ile izleyeni hayran bırakıyor.
Terminator Salvation (Terminatör: Kurtuluş, 2009)
Yönetmen: McG
Oyuncular: Christian Bale, Sam Worthington
1984'te başlayan efsanevi Terminator serisinin şimdilik son filmi öngörülen kıyametin gerçekleşmesinden sonraki bir dönemde geçiyor. İnsanlarla makineler arasındaki savaşı Skynet kazanmıştır ancak aralarında John Connor'ın da bulunduğu bir grup insan direnişe devam etmektedir. Apokaliptik bir atmosferin gayet başarıyla canlandırıldığı film serinin diğer filmlerine de gönderme yapıyor ve sürprizlerle ilerliyor. İlk üç filme nazaran daha optimist olduğu da isminden belli.
Knowing (Kehanet, 2009)
Yönetmen: Alex Proyas
Oyuncular: Nicholas Cage, Rose Bryne, Chandler Canterbury
50 yıl önce küçük bir çocuğun yazdığı rakamlarla dolu bir kağıdı inceleyen profesör bu numaraların son elli yılda meydana gelen felaketlerin tarihlerini ve bu felaketlerde ölen kişi sayısını gösterdiğini keşfeder. Tahmin edileceği üzere dünyanın suyu da ısınmaktadır. Sonrası bir gizem bir heyecan ki sormayın. İyi başladıysa da sonu için aynı şeyi söylemek mümkün değil. The Crow ve Dark City gibi şahane filmlerin yönetmeni Alex Proyas'ın düşüşe geçen kariyerini öngören bir kehanet de var mıdır acaba?